TÜRKONFED Başkanı: Zenginle yoksul arasında 55 kat fark var

Türk İş Dünyası Konfederasyonunun (TÜRKONFED) 15. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda yeniden Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Süleyman Sönmez, konuşmasında yüksek enflasyon ve refah üretmeyen büyümenin gelir dağılımında bozulmaya yol açtığına dikkat çekti.

Sönmez, “Anadolu’da bir söz vardır: ‘Komşun açken tok yatılmaz’. Ancak ülkemizde en zengin bölgenin en zengin yüzde 10’u ile en yoksul bölgenin en yoksul yüzde 10’u arasında 55 kat fark var. Yani gelir adaletsizliği alarm veriyor. Bu fark da toplumsal yapıyı tahrip ediyor, ülke olarak birlik duygusunu zedeliyor.” dedi.

“65 yaş üstü grupta yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranında da özellikle geçtiğimiz yıl keskin bir sıçrama yaşandı” diyen Sönmez ayrıca, küresel sistemdeki değişimin fırsata çevrilmesi ve Türkiye’nin yeni bir kalkınma hamlesi başlatabilmesi için ekonomi, hukuk ve eğitimi kapsayan 7 maddelik bir yol haritası açıkladı.

‘YÜKSEK ENFLASYON EKONOMİNİN KİMYASINI BOZUYOR’

Gelir dağılımında bozulmaya yol açan faktörlerin başında yüksek enflasyon ve refah üretmeyen büyümenin geldiğini ifade eden Sönmez, “Enflasyonist ortamda nasıl iş yapmak gerektiğini mecburen öğrendik. Ama yüksek enflasyon ülke ekonomisinin kimyasını bozuyor. Bizi düşük gelir seviyesine, teknolojiye ve rekabetçiliğe hapsediyor” dedi.

“En büyük öncelik enflasyonun düşürülmesi olmalıdır” çağrısı yapan Sönmez, “Bu da her şeyden önce doğru politikalar ve liyakatli kadrolar gerektirir. Bu koşulları sağlamış durumdayız. Umudumuz, Merkez Bankasının
öngörüleri doğrultusunda enflasyonun kontrol altına alınmasıdır” ifadelerini kullandı.

2023 son çeyrek rakamlarına göre tüketim artışı yüzde 9,3 iken artış oranının sanayide 1,9, tarım ve hayvancılıkta ise yalnızca yüzde 0,5’te kaldığına işaret eden Sönmez, “Enflasyonu düşüreceksek üretim ve tüketim arasındaki bu büyük makası kapatmak gerekiyor” diye konuştu.

İNSAN KAYNAĞI SIKINTISI

Üretim yapısında dönüşüm sağlanması için ekonomi dışında da yapılması gerekenler olduğunu vurgulayan Sönmez şöyle devam etti; “‘Orta Gelir’ tuzağını aşmanın yolu ‘Orta Demokrasi’ ve ‘Orta Eğitim’ tuzaklarını aşmaktan geçiyor. Her şeyden önce de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması geliyor.”

Anadolu’yu gezdiklerinde iş insanlarının en çok yakındıkları konulardan birinin insan kaynağı sıkıntısı olduğunu gördüklerini belirten Sönmez, “Geçmişin temel bilgi alanları üzerine kurulu olan eğitim artık demode oldu. Bugün yapay zeka uygulamalarına ve dijital teknolojilere alan açmak gerekiyor. Beklentimiz, çağın gerektirdiği becerilere ve yetkinliklere sahip nesiller yetiştirmek. Bunun da tek bir yolu var: Laiklik ve bilimsellik ilkelerinden hiçbir ödün vermemek” dedi.

İki kutuplu dünyanın yerini çok kutuplu dünyaya bıraktığını belirten Sönmez, “Türkiye iki kutuplu bir dünyada köprü rolü oynamıştı. Şimdi sahnede Brezilya, Hindistan, Rusya, Çin, Orta Doğu ülkeleri gibi birçok güçlü aktör var. Güç dengelerindeki değişimin yanı sıra iklim krizinden göç dalgaları ve toplumsal hareketlere uzanan çok sayıda risk ve tehditle de mücadele etmek gerekiyor. Aslında bu süreçte Türkiye’nin önünde önemli fırsatlar var. Küresel sistemdeki değişimi fırsata çevirip, yeni bir kalkınma hamlesi başlatabiliriz” şeklinde konuştu.

TÜSİAD BAŞKANI: TL İSTİKRARLI OLMALI

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da toplantıdaki konuşmasında “Dünya ekonomisinde büyümenin düştüğü ve ticaretin yavaşladığı bir atmosferde makroekonomide öngörülebilirlik sağlamak ve TL’nin değerine istikrar getirmek gerekiyor” dedi.

“Enflasyonla mücadeleyi güçlendirmek önceliğimiz. Merkez Bankası’nın, yüksek enflasyonun kontrol altına alınması için başlattığı parasal sıkılaştırma sürecinin devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyen Turan, şöyle devam etti:

“Dış ticaret açığının iyileşme eğilimine girmesini de ekonomide dengelenme sürecinin bir göstergesi olarak görüyoruz. Gençlerimize dijital çağın aradığı niteliklere sahip olmalarını sağlayacak iyi bir eğitim veremezsek, yeni teknolojik devrimi yakalayamayacak ve dolayısıyla geleceğin dünyasında hak ettiğimiz yeri alamayacağız. Eğitim müfredatımızı çocuklarımıza 21. yüzyıl becerilerini kazandıracak şekilde güncellemeli ve tüm çocuklarımız için fırsat eşitliği sağlamalıyız. Eğitim müfredatını yenilerken, laiklik ve bilimsellik ilkelerini temel
almalıyız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir