“Yerli perakendeciler de Uzakdoğu’dan alıma başladı”

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

İrili-ufaklı 2 bin firmanın faaliyet gösterdiği çorap sektöründe, vardiyalar ikiye inerken, kapasite kullanım oranları yüzde 90’dan 60’lara kadar düştü.

İstihdamda da yüzde 15’lere varan kayıplar yaşanan sektörde ihracat miktarındaki kayıp yüzde 43’ü aştı. Yıllık 40 milyon çift çorap üreten ve yüzde 100 ihracata çalışan Murat Çorap’ın Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ümit Özüren, çorap ve hazır giyim sektörünün yanı sıra ekonomideki gelişmeleri DÜNYA’ya değerlendirdi.

Ana sanayi hazır giyimle birlikte çorap sanayiinin de maliyetler karşısında sıkıntılı zamanlardan geçtiğini söyleyen Özüren, gerek iç gerekse dış pazardaki kayıplara dikkat çekti. Uzakdoğulu üreticiler karşısında fiyat farklarının yüzde 40’lara çıktığını kaydeden Özüren, büyük perakendecilerin Uzakdoğu alımlarına yöneldiğini söyledi.

Özüren’in dikkat çektiği bir nokta da yerli perakende markalarının da Uzakdoğu’dan alımlara başlaması oldu. Özüren, “Yurtdışında pazarlama ağı güçlenen perakende markalarımız yurtdışı mağaza desteği alıp mağaza açıyorlar. Ama sonra bu mağazalar için Çin’den mal alıp satıyorlar” dedi.

Aynı markaların yurtiçindeki perakende mağazaları için de Uzakdoğu’dan çorap ithal etmeye başladığına işaret eden Özüren, “Maliyet açısından belki haklılar ama bu durum, içeride üreticiye, dolayısıyla istihdama zarar verir” vurgusu yaptı. Sektörün düşük kur, yüksek işçilik ve enerji gibi maliyetler nedeniyle rakiplere karşı fiyat tutturamadığını söyleyen Özüren, “En yakın rakibimizde işçilik maliyetleri 300 dolar seviyesinde iken bizde 800 dolara çıktı. Müşteri alışkanlıklarını kaybettik.

Türkiye hiçbir zaman ucuz bir ülke olmadı ama aradaki fark yüzde onlar 10-15’lerden yüzde 30-40’lara çıktı. Türkiye’nin coğrafi yakınlık, hızlı teslimat, küçük miktarlarda hızlı koleksiyon yapabilme avantajı var. Ama fiyat farkı yarı yarıya olunca o avantaj da kurtarmıyor” dedi. Özüren, 32 yıllık müşterilerinde bile fiyat kaygısı hissettiklerini aktardı.

2024’ün ilk 6 ayı da kayıp olacak

Firma olarak geçen yıla göre ciroda yüzde 5’lik bir düşüş yaşadıklarını açıklayan Özüren, sektörün ciro kayıplarını ise ‘çok daha yüksek’ olarak yorumladı. Özellikle karlılığın çok düştüğünü kaydeden Özüren’e göre, 2024’ün ilk 6 ayında da ciro düşüşleri sürecek.

Özüren, “İlk 6 aylık öngörümüz 2023’e göre yüzde 5-10’luk kadar bir düşüş olacağı yönünde. Çünkü 2024 ile ilgili belirsizlik hala sürüyor. Bir müşterimiz bizden 2024 Haziran için fiyat istedi. Fiyatlandıramadık, çünkü haziran ayına kadar maliyetlerin ne olacağını öngöremiyoruz.

Böyle bir hesap yapma şansımız yok” dedi. Hazır giyim sektörünün Türkiye için stratejik bir sektör olduğunu söyleyen Özüren, “Sadece istihdamdan aldığı pay değil, yüzde 50 kadın çalıştıran bir sektörüz. Eskişehir fabrikamızda çalışanların yüzde 90’ı kadın. Yani toplumsal yapıya da çok büyük katkısı olan bir sektörüz.

Bu anlamda bir şekilde bizim bu oyunun içinde kalabilmemiz için genel ihracat desteklerinin haricinde stratejik desteklere de ihtiyacımız var” diye konuştu. Özüren’e göre bu desteklerden biri de sektörel asgari ücret. Hazır giyim ve çorap sektörünün bilgi birikimiyle güçlü bir sektör olduğunu kaydeden Özüren, “Zaman içinde küçülmeler olabilir ama her kriz fırsat da getirir.

Üretimi Doğu’ya kaydıracak fırsatları gözetmeliyiz” dedi. Mevcut tesislerin Doğu illerine taşınması için teşvik gerektiğini söyleyen Özüren, “İlave yatırımlara gerek yok. Buradaki fabrikayı taşıyacak mekanizma oluşturulmalı” diye konuştu. Sanayinin İstanbul’dan taşınması gerektiğini yineleyen Özüren, “İstanbul’da deprem riski var. Kimsenin işletmesini taşıyacak parası yok.

Bu kadar sanayi gücünün İstanbul’da toplanması çok riskli” dedi. Hazır giyim sektörü için İstanbul’daki üretimi taşıyacak belli kümeleşme projelerinin önemine işaret eden Özüren, “Yeşil OSB girişimi başlayalı 3-4 yıl oldu. Bizimle beraber başlayan Bangladeş’te şu anda yeşil OSB’ler çalışıyor. Bizde farkındalık var ama eylem yok” diye konuştu.

“Hammaddede sıkıntı var”

Hammaddeyi iç pazardan karşıladıklarını vurgulayan Özüren, “Tekstil ve iplik üreticilerimizin çok güçlü lobileri var. Aynı başarıyı üretimde verimlilik ve fiyatlandırma açısından da bekliyoruz. 20/1 pamuk ipliğinin Türkiye’de üretilmesinin bir anlamı yok. Bunun fiyatı her yerde aynı. Daha ince, daha yumuşak, daha parlak iplik yatırımları yerine sadece ciro yapmak, buradaki karlılığı da gümrük vergileriyle sağlamak bize kazandırmaz” dedi.

“İnce kadın çorabı üretimi bitiyor”

Türkiye’nin çorap üretiminde dünya ikincisi olduğunu kaydeden Ümit Özüren, “Ama diğer taraftan ince kadın çorabında sadece 3 tane üretici var ve neredeyse üretimin tamamı iç pazara yönelik. Buradaki en büyük sıkıntı hammadde problemi ve korumacılık önlemleri.

İnce kadın çoraplarında standart kullanılan naylon iplikte Türkiye’de 2 firma üretim yapıyor. Onların da teknolojileri çok eski. 10 yıldır da naylon iplikte koruma önlemleri var. Günün sonunda da sırf bu yüzden Türkiye’de kadın ince çorap üreticisi kalmadı” dedi.

“Birden çok pazarla riski dağıtıyoruz”

Üretimini yüzde 40 Güneşli, yüzde 60 Eskişehir olmak üzere iki fabrikada gerçekleştiren Murat Çorap, 40 milyon çift çorabın tamamını ihracata veriyor. Ana pazar olarak Avrupa’ya çalışan firma, küçük bir miktar da ABD’ye ürün satıyor.

Avrupa’da ana 3 pazarı İskandinavya, Almanya ve İngiltere olarak açıklayan Ümit Özüren, “Tek pazara ya da bir müşteriye bağlı olmak yerine biraz bölümlendirmeyi tercih ettik. Yüzde 25, Almanya, yüzde 25, İngiltere, yüzde 25 İskandinavya. Geri kalan yüzde 25 de diğer Avrupa ülkeleri. Bu bizim bilinçli tercihimiz” dedi.

Özellikle kriz dönemlerinde bunun faydasını gördüklerini söyleyen Özüren, “Sadece ülke değil, kur riskini de dağıtmak istedik. Bir kısmı poundla, bir kısmı euroyla, bir kısmını da dolarla satıyoruz. Müşteri gruplarını da dağıtıyoruz; toptancı, perakendeci, süper market, e-ticaret, departman store şeklinde alt dağılım da yaptık” bilgisini verdi.

Kravatın yerini çorap aldı

Özellikle erkek çorabı segmentinde daha canlı renklerin tercih edilmeye başlandığını söyleyen Dr. Ümit Özüren, “Erkek takım elbiseleri genellikle gri, lacivert ya da siyah gibi koyu renkte oluyor. Geçmişte erkek giyiminde kravatla renk katılırdı. Ama artık kravatın yerini çorap aldı. Erkeklerin de bir renk ihtiyacı var. O rengi eskiden kravat sağlardı, bugün çorap sağlıyor” dedi.

Özüren, özellikle Avrupalı müşterilerin rengarenk çorapları tercih ettiğini söyledi. “Sektörü terk edemeyiz” Türkiye’nin tekstil ve hazır giyimde belli bir bilgi birikimine sahip olduğunu söyleyen Özüren, Türkiye’nin kısa ve orta vadede bu sektörü terk edemeyeceğini belirtti. “Cumhuriyet’in ikinci 100 yılında da bu sektörler olacak” diyen Özüren, o nedenle sektöre sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir